Bugün New Self üzerine yazmak istedim biraz, farklı dillerdeki ve özellikle New Self’in antik dillerdeki karşılıkları üzerine düşünürken..
Dil ve antik diller benim için ayrı bir ilgini alanı, bunda ortaokul ve lise yılları boyunca uzun yıllar İtalyanca ve Latince öğrenim görmenin etkisinin büyük olduğuna inanıyorum. İtalyanca ve İngilizce’yi bir dil yapısı olarak öğrenmenin yanı sıra, özellikle İtalyanca’nın kökenini aldığı birçok dilin ve tarihin anası kabul edebileceğimiz Latince’yi, yine İtalyan Edebiyatının yani sıra Latin dilinde yazılmış birçok eserleri, yazıları ve içerikleri incelediğimiz değerli öğrenim yıllarıydı benim için..
Özellikle dil üzerine verilen eğitimlerin çocukluk çağı döneminde olmasının değerinin büyüklüğünü vurgulamak isterim: beynimizin bilgiyi pratik bir biçimde içine alıp, işleyip, ‘bilme haline’ dönüştürdüğü ve hızlıca öz-kullanımına alabildiği o gelişim yıllarında, ömür boyu kullanıma amade, kalıcı ve üzerine dil, kültür, sanat, tarih, sosyoloji, psikoloji vb. birçok alanda bilgiyi inşa edebileceğiniz , harika bir şaheserin ilk tuğlasını çağrıştırır bende dil öğrenimi ve dil bilimi..
Bu öğrenim geçmişine, yabancı dile yatkınlık, ilgi ve merak da eklenince, İtalyanca ve Latince Özel Ders Öğretmenliği, Kurumsal hayattaki kariyerimin yanında benim yaklaşık 20 yıldır ‘yol eşlikçim’. Bugün içinde bulunduğum profesyonel tanımıma uygun olarak, bu dil merakının ve insanlara öğretme halinin bu açıdan bakınca bana hayat koçu olduğunu söylemem çok zor değil..
Her yol başka bir yola evrilir, her canlı, başka bir canlıya, her nefes yeni bir nefese, her toprak başka bir toprağa, her beden, başka bir bedene, her zihin yeni bir zihne; kendi kendimize eşlik etme ve eşlik edilme izni verdiğimiz surece..
İşte İngilizce bir terim olan “New Self” de böyle evrildi ve ortaya çıktı isim olarak.
Türkçe karşılığını “Yeni Kendim”, “Yeni Kendin”, “Yeni Kendiniz” , “Yeni Kendisi” olarak pek çok şekilde evirip çevirmek yine mümkün olduğundan , bu esneklik ve evrimle becerisi sebebiyle terimin bende ayrı bir yeri var.
Benim için ikincil ve daha da derin bir anlamı daha var New Self ‘in aslında: bana tüm bu yolu açan ve beni ilerleme arzusuyla dolduran: New Self bir bakıma benim için Bütünleşmeyi ve Büyümeyi temsil ediyor..
İlerleyen zamanlarda bu iki terime daha detaylı yer vermeyi arzu ediyorum.
Tekrar New Self’e dönersek: her ne kadar terimlerin İngilizce versiyonlarını, hemen herkesin anlayabileceği bir terminolojide kullanmanın , onu daha anlaşılır yapacağına olan inancımla seçmiş olsam da, kelimenin özü İtalyanca ve Latince’ye ve hatta Yunanca’ya kadar gittiğinde daha da hak ettiği anlamı buluyor hissiyatındayım.
İtalyanca karşılığı “Nuovo Se’ Stesso” ki , İtalyanca’yı soylu bir ağacın dalları olarak metaforize etsem, Latince bu çok sevdiğim ağacın/ağaçların kökü olabilir ancak: “Novum Se Ipsum”, ki gerek İtalyanca, gerek Latince terimlerin karşılığı yine “Yeni Kendi”/ “Yeni Kendisi” olarak ifade edilebilir.
Bu açıdan bakınca, yine İngilizce bir terim olan ‘beginner mind’, yani ‘başlangıç zihni’ ve/veya taze bakış açısı’ ifadeleri ile de çok özdeşleştiriyorum ‘New Self’i.. Tam da hayat yolunun gerçekten üzerinde yürüdüğümüz bir çizgi olduğunu hayal etsek, Dünya’mızı Kuzey Yarım Küre ve Güney Yarım Küre olarak ortadan ikiye bölen hayali Ekvator çizgisi gibi, üzerinde yürüdüğümüz hayat çizgimiz işte bu hayali ekvator çizgisi misali , hep başladığımız yere dönme şansımız var, dahası aslında hep başladığımız yere dönebiliyoruz ve dönebiliriz ve hep bastan başlayabiliriz. Son sandığımız aslında hep başlangıç. Yine vardığımız yere dönmek, tazelikle tekrar başlamak. Hayata bu hep yeniden başlayan başlangıç zihni hali “yeni kendi” hallerimizle bütünleşmek ve büyümek için bir fırsat..
Tam burada da New Self’in Yunanca karşılığı daha da bir anlam buluyor kalbimde: ‘Neos Anthropos’..
Neos Anthropos terimi bütünleşip, büyüme arzusunu gün ışığına çıkarıp onu bize sunan ekteki ifadelerin hepsi:
New Nature: “Yeni Doğa”
New Humanity: “Yeni İnsan”
New Creation: “Yeni Varlık”
….hepsi ayrı ayrı Neos Anthropos’ta can bulan yeni hayat parçacıkları gibi..
Bu terimlerle bağlantılı olarak, araştırdığım üzere, Jul Sezar’ın önerdiği takvim olan Julyen takvimine göre 1. Yüzyıla denk gelen 60 AD yılında Efes’li Paul’un tasvir ettiği 3 aşamadan oluşan bir dönüşüm (process of transformation) sureci var:
1)Yaşamın eski haline ait eski kendini bırakmak (putting off old self , which belongs to the former way of life )
2)Kişinin zihninde yeni davranışı, tutumu yapmak, oluşturmak (being made new in the attitude of one’s mind)
3)Yeni kendini (eskinin yerine) koymak (putting on the new self)
İfadelerin İngilizcelerini verme sebebim, bazı terimlerin ancak yabancı dilin içinde vermek istediği anlamı layığıyla verebilmesi ve tercümeye girerken ifade kaybına uğrayıp anlamının zayıflamasından çekinmemdir.
Yine Yunanca’da put off ve put on kelimeleri geçmiş zaman diliminde kullanılırken, ‘made new’ ifadesi şimdiki zaman diliminde kullanılmış çünkü bunun sebebi tahmin edileceği üzere spiritüel tutumun sürekli devam eden bir gelişim alanı olması..
İşte bir dilin içinde bile birden çok anlam, varlık, ruh, tutum, davranış ama en çok da insanın kendisi gizli ve dönüşümün dilsel tınıları insanlık tarihinin en başından bugüne en büyük ve en derin zenginliklerden biri.
İşte bunun için bir kere daha gönülden insan demek istiyorum: hangi din, dil, ırk ve kültürden olduğuna bakmaksızın, sadece insanla bütünleşmek, beraber büyümek, birlikte gelişmek….
İşte bunun için “insan”, işte bunun için “New Self”….